Ülkemizde fuarcılıkla ilgili çalışmaların sonuçlarını rakamsal açıdan ölçen mekanizmalar henüz oluşturulamadığı için fuarcılığın ülke ekonomisine ne kadar katkı sağladığını bilmemiz ne yazık ki mümkün olmamaktadır.
Türkiye ile Almanya fuarlarının rakamsal olarak karşılaştırmasını vermemizin amacı bir ülkede düzenlenen fuarlarının sayısının değil niteliklerinin ve taşıdığı önemin altını çizmektir. Hatta ülkemiz fuarcılığında yaşanan sorunları değerlendirirken bahsettiğimiz gibi fuar sayısında yaşanan aşırı fazlalık ülke fuarcılığının gelişimine engel olan bir unsur olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Türklerin ekonomik hayatında panayır adıyla yer alan bölgesel pazarların tarihi oldukça eskidir. Panayır kelimesi, Yunanca Penegyris (bütün halkın toplanması) kelimesinden gelmekte olup sözlük anlamı “bir yerde belirli zamanda kurulan pazar” olarak açıklanmaktadır.
Tarihte ilk yerleşimlerin kurulduğu Anadolu’da Truva, Kalkamış Çatalhöyük izlerine rastlanmaktadır. Kayseri ise Asurlulardan kalma tabletlerde bile önemli ticaret, antrepo ve fuar yeri olarak görülmektedir.
Fuarların işletmeler ve ülkeler açısından bir tanıtım aracı olarak kullanılması Türkiye’de 1923 yılına kadar plansız ve programsız olarak düzenlenen panayırlarla gerçekleştirilmiştir.
Düzenlenen söz konusu panayırların yeterince işlevsel olduğunu söylemek mümkün değildir. Fuarlar konusundaki bu düzensiz uygulamalar, İzmir İktisat Kongresi’ne kadar sürmüştür. Söz konusu organizasyon hakkında Mustafa Kemal Atatürk “İktisat sergisi çok güzel olmuş her sene tekrarlayın bunu. Bölgemizde böyle sergiler, iktisadın gelişmesine yol açar” şeklinde görüş belirterek konuya verdiği önemi vurgulamıştır. Sergiye yerli yabancı toplam kuruluşlar katılmıştır.
Bir sonra açılan 9 Eylül sergisine Mustafa Kemal Atatürk bir telgraf çekerek düşüncelerini aktarmıştır.
İzmir’deki bu etkinliklerin ardından Türkiye’nin diğer illerinde de fuarlar kurulmaya başlanmıştır. Kurulan bu fuarlarda ekonomik ve ticari amaçlar ile her türlü eğlence iç içe düşünülmüş, ihtisasla ilgili işlevsel özellikler pek dikkate alınmamıştır.
20 Agustos 1936 yılında açılan ilk İzmir Enternasyonel Fuarı ile uluslararası kimliğe kavuşturulmuş ve yerli yabancı kuruluşlarda katılmıştır.
İzmir Enternasyonel Fuarı 1946 yılında Uluslararası Fuarlar Birliği’ne (UFI ) üye olmuştur.
İşte bu gelişme, Türkiye’de fuarcılık sektörünü başlatmıştır.
Türkiye’de Fuarcılık Sektörü
1960’lı yıllardan itibaren fuarcılık konusunda daha ciddi adımlar atılmaya başlanmış ve hem kurulan hem de katılımcı fuar sayılarında artmalar görülmüştür.
1964-1973 yılları arasında Samsun, Bursa, Balıkesir, Kayseri, Trabzon, Erzurum, Tatvan, Konya, Kocaeli ve Gaziantep’te ulusal fuarlar kurulmuştur.
1980’li yıllara gelindiğinde fuarcılık konusunda bir adım daha ileri gidilmiş ve fuarlar ithalat -ihracat ilişkilerinin olmazsa olmaz bir parçası hâline gelmiştir.
Fuarcılık Sektörü ülkemizde özellikle 1990’larda gelişme yolunda önemli bir ilerleme kaydederek düzenlenen fuarların ve kurulan organizatör firmalarının sayılarında artış olmuştur.
Günümüzde fuarcılık alanıyla ilgili pek çok çalışma yürütülmektedir ve düzenlenen fuarlar ihtisas fuarları niteliğine bürünmüştür. İhtisas fuarları doğrudan sektörle ilgili alıcı ve satıcıları bir araya getirir. Bu nedenle dünya genelinde ihtisas fuarlarına ciddi yönelme vardır.